geçirmek ne demek?
- Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak.
- Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek
Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi.
K. Bilbaşar - Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek.
- Tespit etmek, yazmak, kaydetmek
Merkez, kadının dosyasına vefat kaydını geçirdi.
R. H. Karay - Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak
Yem torbalarını hayvanların boyunlarına geçirdikten sonra arkadaşına sordu.
O. C. Kaygılı - Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek.
- Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak
Kocan için geceyi evden dışarıda geçirmek fırsatını sen kendin temin et.
H. C. Yalçın - Giymek, giyinmek
Sırtına pembe, kolları tamamen çıplak bir bluz geçirmişti.
S. F. Abasıyanık See smb.
To the door.
Make pass.
Show smb.
Pass.
Carry.
Transfer.
Transmit.
See off.
Bash.
Come through.
Communicate.
Conduct.
Dot smb.
Extrude.
Fetch.
Get through.
Pass on.
Scarf.
Screw.
Slip.
Spin out.
Stick.
Swipe.
Take in.
Under.
Have.
Infect.
Know.
Spend.
Treat.
Undergo.
Migrate.
To pass.
To infect sb to slip on.
To fit.
To fix.
To insert.
To enter.
To register.
To undergo.
To get over.
To see sb off.
To screw.
To let to pass.
Get over.
Post.
Outstay.
Spend, pass away, put in, work out.
Reach.
Wile away.
geçirme
- Geçirmek işi.
Permeation.
Passing.
Tracing.
Transfer.
Transmission.
Infecting.
Conductance.
Conduction.
Conveyance.
geçirmeli elektron mikroskobu tem
- Canlılardan alınan doku parçalarının tespit edilmesinden sonra çok ince kesitler alınarak hücre içinin incelenmesinde kullanılan bir mikroskop çeşidi. Transmisyon elektron mikroskobu.
Transmission electron microscope.
Microscope électronique à transmission