kaloma etmek ne demek?
- Zincir gerektiğinde daha fazla salmak, [Kaloma vermek]
kaloma
- Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü.
- Slack.
kalomel
- Tatlı sülümen.
- Formülü Hg2Cl2 olan, cıvanın çok az çözünen klorür tuzu.
- Calomel.
- Calomel, chlorure mercureux
- Calomel
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.