kail olmak ne demek?
- İnanmak, razı olmak.
- Consent.
kail
- Söyleyen.
- İnanmış, aklı yatmış
- Söyleyen. Anlatan. Nakleden. Söz sahibi. İnanmış.
- Hardy cabbage with coarse curly leaves that do not form a head.
- Coarse curly-leafed cabbage.
- Kind of headless cabbage.
- Same as Kale,.
- Any cabbage, greens, or vegetables.
- Broth made with kail or other vegetables; hence, any broth; also, a dinner.
- Kale.
kailyard
- Bostan, sebze bahçesi, yemek yapmak için kullanılan sebzeler ve bitkiler yetiştirilen bahçe (İskoçya)
olmak
- Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak
- Gerçekleşmek veya yapılmak.
- Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak
- Bir şeyi elde etmek, edinmek
- Bir durumdan başka bir duruma geçmek.
- Herhangi bir durumda bulunmak.
- Uygun düşmek, yerinde görülmek.
- Yetişmek, olgunlaşmak.
- Happen.
- Become.