kabak ne demek?
- Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki (Cucurbita).
- Kabak kemane
- Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü.
- Esrarkeşlerin kullandığı bir çeşit nargile.
- Kemane
Siperin içinde birkaç nefer ayakta ileriye bakıyor, öbürleri aşağı oturmuş konuşuyorlar, gülüyorlar, türkü söylüyorlar, kabak çalıyorlar.
Ö. Seyfettin - Ham, tatsız (kavun, karpuz).
- Tüysüz, dazlak
Kaba kabak gibi tıraşlı!
H. E. Adıvar - Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan (taşıt lastiği).
- Bilgisiz, görgüsüz, kaba.
- Kabakgiller (Cucurbitaceae) familyasından, çiçekleri huni şeklinde ve sarı renkli, ovaryum alt durumlu, etli ve olgunlukta açılmayan bakka tipi meyvesi olan, sürünücü ya da tırmanıcı, tek yıllık, otsu bitkiler. Sakız kabağı.
Bald.
Unripe.
Pumpkin.
Zucchini.
Squash.
Marrow.
Vegetable marrow.
Marrow squash.
Courgette.
Gourd.
Bold.
Bare dazlak.
Tüysüz.
Tasteless.
Not ripe.
Coloquinelle, courgette, citrouille
Cucurbita pepo
kabak başına patlamak
Be left holding the bag, be left holding the baby.
kabak çekirdeği
- Bal ve sakız kabağının tohumu.
- Genellikle vakit geçirmek için yenilen kuru yemiş çeşidi.
- Çok eski çağlardan beri, kabuklarıyle birlikte öğütülüp, özellikle çocuklarda şerit düşürücü olarak kullanılan bitki tohumu.
Pumpkin seed.
Kürbiskerne
Graines de courge
Semen cucurbitae