kıvrak ne demek?
- Canlı, hareketli, atik
Lastik ayakkabılarının üstünde kıvrak ve çevikti.
H. Taner - Akıcı, işlek.
- Yerli dokuması kara bezden yapılmış köylü kadın yeldirmesi.
- İnce tülbent veya ipekli baş örtüsü.
- Aceleci.
- Güzel, şık, yakışıklı.
Lithe.
Lissom.
Brisk.
Agile.
Lively.
Fluent akıcı.
Energetic and on the ball.
Clear and fluent.
Neat.
Tripping.
kıvrak kıvrak
- Kıvrak olarak, kıvrakça
kıvrak zeka
Quick wit.