kırılmak ne demek?
- Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak.
- Bükülerek kat yeri oluşturmak.
- Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek.
- Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek.
- Kırgınlık duymak
Bana ne oluyor bugün? Donuyorum, her tarafım kırılıyor.
S. F. Abasıyanık - Soğuk, rüzgâr vb. eski gücü kalmamak, azalmak, yatışmak.
- Cesaret, umut, onur azalmak, yok olmak
- Ağaç, dal üzerinde meyve, çiçek, yaprak çok olmak.
- Be offended.
- Be broken.
- Break.
- Fracture.
- Go to pieces.
- Offend.
- Be hurt.
- Break off.
- Chip.
- Crash.
- Crush.
- Explode.
- Be piqued at.
- Rive.
- Shatter.
- Sink.
- Snap.
- Resent.
- Smart.
- Smash.
- Yield.
- To be broken.
- To be hurt.
- To be offended by sb.
- To be refracted.
- To die.
- To perish.
- To take sth amiss.
- Crack.
- To be discounted.
- Fall to pieces.
- Shiver.
kırılma
- Kırılmak işi.
- Yürürken salınma, nazlı yürüyüş.
- Saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçen bir ışının doğrultusunu değiştirmesi.
- Işının, yoğunlukları değişik iki ortamın birinden ötekine geçerken doğrultusunu değiştirmesi olgusu.
- Bir ışının, saydam bir ortamdan öbürüne eğik olarak geçerken doğrultusunun değişmesi.
- Belirli bir ışınımın, optik bakımdan bağdaşık olmayan bir ortamda yayılma hızı değişimleriyle ya da bir ortamdan başka bir ortama geçmeyle yayılma doğrultusunu değiştirmesi.
- Işık demetinin yönünün, içine girdiği ortam tarafından değiştirilmesi.
- R.
- Refracting.
- Refractive.
kırılma açısı
- Angle of refraction.