körfezcik ne demek?
- Küçük körfez
Körfezciğin ortasında sular kaynayıp köpürmekteydi.
Halikarnas Balıkçısı
küçük
- Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı
- Yaşı daha az olan
- Niceliği az olan
- Niteliği aşağı olan, bayağı.
- Geri aşamada.
- Değersiz, önemsiz
- Büyümesini, gelişmesini henüz tamamlamış olan
- Kısık, parlak olmayan(ses)
- Small.
- Little.
körfez
- Karanın içine sokulmuş deniz parçası
- Kuytu, işlek olmayan.
- Denizlerin türlü biçimlerde karalar içine sokulmuş kolu.
- Karanın içine sokulmuş deniz parçası.
- Gulf.
- Inlet.
- Cove.
- Bight.
- Firth.
- Indentation.
körfez akıntısı
- Florida boğazından çıkıp Kuzey Atlas anadenizini güneybatı - kuzeydoğu yönünde aşan, genel coğrafyada özgün bir örnek olarak ele alınan sıcak su akıntısı.
- Gulf Stream.
- Gulf Stream