istikamet vermek ne demek?
- Yön vermek, yöneltmek.
yön
- Belli bir noktaya göre olan yer, taraf.
- Bir şeyin belli bir noktaya baktığı yan, veçhe.
- Bir yere gitmek için izlenen yol, cihet, istikamet.
- Tutulacak, izlenecek yol.
- Dansçının gövdesininyönü.
- Directional.
- Aspect.
- Channel.
- Complexion.
- Course.
istikamet tekerleği
- Steering wheel.
istikamet
- Doğrultu
- Hatt-I hareketi doğru olmak. Doğruluk, namuslu hareket. Her işte itidal üzere bulunmak. Adaletten, doğruluktan ayrılmayıp, diyanet ve akıl içinde yürümek.
- Direction yön.
- Doğrultu.
- Direction.
- Straightness.
- Uprightness.
- Integrity.
- Course.
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
- Bring.