intikal etmek ne demek?
- Yer değiştirmek.
Sonra bahis yine sempati meselesine intikal etti.
H. C. Yalçın - Anlamak, kavramak.
- Miras olarak babadan çocuğa kalmak.
- To be inherited.
yer
- Yerküre.
- Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân
- Gezinilen, ayakla basılan taban
- Bulunulan, yaşanılan, oturulan şehir, kasaba, mahalle
- Durum, konum, vaziyet.
- Ülke, bölge.
- Görev, makam
- Önem.
- Dışarıdaki çevirimlerin gerçekleştirildiği uzay.
- Bk. bölge
intikal eden
- Hereditary.
intikal iklimi
- Bk. geçiş iklimi
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
intikal edenintikal iklimiintikal ile ilgiliintikal mıntıkasıintikal safhasıintikalintikal safhasındaki toplumintikal sırasıintikal vergisiintikalenintikaintikadintikad ı dahilıintikad ı haricıintikadiyeetmeketmek yapmaketmeetme bulma dünyasıetme bulursun, inleme ölürsünetme bulursun, inleye inleye ölürsünetme eyleme