intikal ne demek?
- Bir yerden başka bir yere geçme, geçiş.
- Anlama, kavrama
Onu son gördüğümde de öyle yaptım. İntikali yerinde idi. Güldü. O da bana birkaç fıkra anlattı.
H. Taner - Miras olarak babadan oğla kalma.
- Öteleme.
- Geçişim.
- Bk. çıkarsama
- Geçiş.
- Bir yerden bir yere nakletmek. Tebdil-i mekan etmek.
- Transmission.
- Transition.
- Succession.
- Passing.
- Passage.
- Change of place.
- Understanding.
- Comprehension.
- Transfer inheritance.
- Group.
- Inferring.
- Inference.
- Transfer.
- Transfer of title.
- Demise.
- Devolution.
- Legal succession.
- Piracy.
çıkarsama
- Bir önermeden, düşünce yoluyla bir başka önermeye geçme işi, istihraç.
- Bir ya da daha çok yargıdan başka bir yargıya varma süreci.
- Inference intikal.
- Inference.
intikal eden
- Hereditary.
intikal etmek
- Yer değiştirmek.
- Anlamak, kavramak.
- Miras olarak babadan çocuğa kalmak.
- To be inherited.