imminent ne demek?
- Tehdit eden
- Yakında vaki olmasından korkulan
- Yakın, eli kulağında
- Hemen kopacak olan, yakın
- Meydana gelmesinden korkulan
tehdit
- Gözdağı
Threat.
Menace.
Threatening.
Danger.
Intimidation.
Jawbone.
Constraint.
Coercion.
imminent abortus
- Düşük tehdidi altındaki gebelik.
imminent breakthrough
- Eli kulağında atılım, her an olması beklenen yenilik