ilk ağızda ne demek?
- Önce, öncelikle, ilk iş olarak, her şeyden önce
Birkaç hastalığın birden hücumuna uğradı. İlk ağızda büyük canlılığı ve iyimserliği ile bir bir onlardan kurtuldu.
H. Taner - At the first attempt.
- On the first occasion.
ilk ağız
- Gebelik sonucunda süt bezlerinden salgılanan, sütten farklı ve besin değeri daha yüksek saydam sıvı. Kolostrum.
- Blastopor.
- Blastophore.
- Colostrum.
- Colostrum
- Colostrum: ilk süt
ilk adım
- Başlangıç.
- First step.
- Stepping stone.
- Beginning.
ağız
- Çıkış yeri
- Uç, kenar
- Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine ya da sınıflara özgü olan konuşma dili
- Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü.
- Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk.
- Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü.
- Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
- Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap.
- Koy, körfez, liman, yol vb. yerlerin açık yanı.
- Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
ilk ağızilk adımilk adımı atmakilk anilk aşama birimleriilkilk bağırsak boşluğuilk bağırsak çatısıilk bahsedilenilk bakıştailil halkıil ilköğretim kuruluil jandarmasıil özel idareleriağızda dağılan tabletağızda dağılmakağızda kalan lezzetağızda kalan tadağızda kalan tatağızda sakız gibi çiğnemekağızdanağızdan ağızaağızdan ağıza dolaşmakağızdan alınanağızağız açıklığıağız açınığıağız açısıağız açısı atardamarı