ihtar ne demek?
- Uyarma, dikkat çekme, uyarı.
Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı.
O. C. Kaygılı - Bir şeyi birine hatırlatma.
- Bk. uyarı
- Hatırlatmak, dikkati çekmek
- Bk. dikkat çekme
- Tenbih. Uyarma. Kalbe gelen doğuş, ilham.(... Fakat dini olmayan musibetler hakikat noktasında musibet değildirler. Bir kısmı ihtar-ı Rahmanidir. Nasıl ki, çoban gayrın tarlasına tecavüz eden koyunlarına taş atıp, onlar o taştan hissederler ki zararlı işten kurtarmak için bir ihtardır.L.)
- Warning.
- Remark.
- Notice.
- Admonition.
- Injunction.
- Tip- off.
- Monition.
- Reprehension.
- Caution.
- Reprimand.
- Caveat.
- Denunciation.
- Formal notice.
- Observation.
- Rap on the knuckles.
- Sermon.
uyarı
- Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih
- Organizmada uyarım yaratan güç.
- Yapılan yanlışın yinelenmesinden ötürü hakemce yapılan dikkat çekme. (Uyarı alan güreşçi kötü puan alır.)
- Yürüyüş yarışlarında, yerle aralıksız dokunma kuralından uzaklaşan yürüyüşçüye, yargıcının bir kez olmak üzere ak bayrak kaldırarak yaptığıuyarı.
- Warning.
- Admonitory.
- Notice.
- Advice.
- Tip-off.
- Caution.
ihtar cihazı
- Bk. uyarı düzeni
ihtar etmek
- Uyarmak, dikkatini çekmek.
- Anımsatmak, hatırlatmak
- Warn, give warning, caution, notify, serve notice, admonish, reprehend.