ibaret olmak ne demek?
- -den oluşmak, meydana gelmek.
Büyük önderin bize verdiği mükâfat bundan ibaret değildi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Ancak bu kadar olmak
To consist of.
To be made up of.
Consist.
ibaret
- Oluşan, meydana gelen
- Meydana gelmiş, toplanmış. Bir şeyden teşekkül etmiş. Bir şeyin aynı. Bir şeyin içindekini ve aslını beyan. Bir halden bir hale tecavüz eylemek.
Consisting.
Composed.
Consisting of.
Composed of.
ibare
- Paragraf.
- Bir düşünceyi anlatan bir veya birkaç cümlelik söz.
- Bir fikri anlatan bir veya birkaç cümlelik yazı.
Sentence.
Expression.
Paragraph.
Clause.
Boarding.
Phraseology.
Passage.
olmak
- Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak
- Gerçekleşmek veya yapılmak.
- Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak
- Bir şeyi elde etmek, edinmek
- Bir durumdan başka bir duruma geçmek.
- Herhangi bir durumda bulunmak.
- Uygun düşmek, yerinde görülmek.
- Yetişmek, olgunlaşmak.
Happen.
Become.