hadst ne demek?
- Sahip olma, "to have" fiilinin eski kullanımı (ikinci şahıs tekil)
hads
- Bk. görü
- Uzun düşünce ve delile ihtiyaç kalmadan hasıl olan ilim. Sür'at-i intikal. Ani ve doğru idrak. Delilden neticeye çabuk varmak.(Akıl tatil-i eşgal etse de, nazarını ihmal etse, vicdan Sanii unutamaz. Kendi nefsini inkar etse de onu görür. Onu düşünür. Ona müteveccihtir. Hads ki, şimşek gibi sür'at-i intikaldir, daima onu tahrik eder. Hadsin muzaafı olan ilham, onu daima tenvir eder. Meyelanın muzaafı olan arzu ve onun muzaafı olan iştiyak ve onun muzaafı olan aşk-ı İlahi, onu daima marifet-i Zülcelale sevkeder. Şu fıtrattaki incizab ve cezbe, bir hakikat-ı cazibedarın cezbiyledir. M.N.)(.... Hem hiç mümkün müdür ki: O hads-i kat'i, o yakin-i şuhudi hadsiz emarelerden ve o emareler, hadsiz müşahedat vak'ıalarından ve o müşahedat vakı'aları, şeksiz ve şüphesiz mebadi-i zaruriyeye istinad etmesin. Öyle ise, şu ehl-i edyandaki bu itikadat-ı umumiyenin sebebi ve senedi, tevatür-ü manevi kuvvetini ifade eden pek çok kerrat ile melaike müşahedelerinden ve ruhanilerin rü'yetlerinden hasıl olan mebadi-i zaruriyedir, esasat-ı kat'iyyedir. S.)
hadsen
- Sezmekle. Sür'atle intikal ve idrak etmekle.