had ne demek?
- Keskin; sivri.
- Sınır, uç.
- Derece.
- İnsanın yetki ve değeri.
- Terim.
- Bk. göreli hız
- Çaylak kuşu.
- Baş aşağı eğmek.
Possess; contain; receive, get; take; need; cause to occur; give birth to, bear; be required to, must; endure.
Boundary.
Extremity.
Limit.
Limitation.
Measure.
Stint.
Point.
Degree.
Term.
Limes.
Terminal.
Termination.
Limiting value.
Grade.
Rate.
Module.
Extent.
Firm limitation.
NIII: hair; hairy.
See Have.
Health Assessment Document Source: US EPA.
- Sahip olmak, olmak, elde etmek, almak, yapmak, etmek, kabul etmek, göz yummak, aldatmak, dolandırmak, zorunda olmak, bulunmak
- Have.
göreli hız
- Nicel değişmelerin hızını dile getirmek üzere başvurulan ve bir nicel büyüklüğün z(...) ve z(...) zamanları arasında gösterdiği artış ya da azalışın ilk büyüklüğe bölünmesiyle elde edilen göreli ölçüm.
Rate.
had a bad experience
- Kötü deneyim geçirdi, tatsız hatıra bırakan bir olay geçirdi
had a bad reputation
- Kötü itibara sahipti, kötü biri olarak düşünüldü, tehlikeli biri olarak görüldü