hads ne demek?
- Bk. görü
- Uzun düşünce ve delile ihtiyaç kalmadan hasıl olan ilim. Sür'at-i intikal. Ani ve doğru idrak. Delilden neticeye çabuk varmak.(Akıl tatil-i eşgal etse de, nazarını ihmal etse, vicdan Sanii unutamaz. Kendi nefsini inkar etse de onu görür. Onu düşünür. Ona müteveccihtir. Hads ki, şimşek gibi sür'at-i intikaldir, daima onu tahrik eder. Hadsin muzaafı olan ilham, onu daima tenvir eder. Meyelanın muzaafı olan arzu ve onun muzaafı olan iştiyak ve onun muzaafı olan aşk-ı İlahi, onu daima marifet-i Zülcelale sevkeder. Şu fıtrattaki incizab ve cezbe, bir hakikat-ı cazibedarın cezbiyledir. M.N.)(.... Hem hiç mümkün müdür ki: O hads-i kat'i, o yakin-i şuhudi hadsiz emarelerden ve o emareler, hadsiz müşahedat vak'ıalarından ve o müşahedat vakı'aları, şeksiz ve şüphesiz mebadi-i zaruriyeye istinad etmesin. Öyle ise, şu ehl-i edyandaki bu itikadat-ı umumiyenin sebebi ve senedi, tevatür-ü manevi kuvvetini ifade eden pek çok kerrat ile melaike müşahedelerinden ve ruhanilerin rü'yetlerinden hasıl olan mebadi-i zaruriyedir, esasat-ı kat'iyyedir. S.)
görü
- Görme yetisi.
- Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret.
- Dolaysız kavrama, birden kavrama.
- Işığın, gözün ağkatmanını uyarmasıyla başlayan ve görme işlemiyle bilinçlenen dirimbilimsel süreçler dizisi.
- (Lat. Intuitio, Intuitus < in-tueri = içini görme) : Dolaysız kavrama, birden kavrama. 1- Bir şeyin içini doğrudan doğruya görme; dolaysız kavranan doğruların bilgisi: a. (Spinoza'da) "scientia intuitiva" olarak en yüksek bilgi türü; b. Husserl'de özgörüsü, özügörüleme; öze yönelik kavrama. 2- Duyusal algının dışına çıkan görme, tinselgörüleme; bu anlamında Platon'da idea'ları görmeden başlayarak Plotinos, skolastik, gizemcilik, Cusanus (visio intellectualis) Spinoza üzerinden Alman idealizminin "anlıksalgörü"süne değin ulaşmıştır, bk. sezgi
- Bk. görüntü
- Intuition.
- Vision.
- Gesichtssinn
- Intuition
hadsen
- Sezmekle. Sür'atle intikal ve idrak etmekle.
hadsı
- Hadsle. Hadse dair ve müteallik. (Osmanlıca'da yazılışı: hadsî)