flip on long edge ne demek?
- Uzun kenardan çevir
uzun
- İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı.
- Başlangıcı ile bitimi arasında fazla zaman aralığı olan, çok süren
- Ayrıntılı, derinlemesine
- Long.
- Tall.
- Lengthy.
- Extended.
- Prolonged.
- Maxi.
- Far-off.
flip
- Aklını kaçırmak, çıldırmak
- Kafayı yemek
- Kısa uçak yolculuğu
- Fiske vurmak
- Çevirmek (sayfa, disk)
- Fiske vurmak
- Darılmak, kırılmak
- Fiske, hafif vuruş
- Alkollü bir çeşit içki
- Arsız, küstah
flip a coin
- Yazı tura atmak (bir şeyin sonucunu belirlemek için, karar vermek için)
on
- Dokuzdan sonra gelen sayının adı.
- Bu sayıyı gösteren 10, X rakamlarının adı.
- Dokuzdan bir artık.
- Ketonları gösteren son ek, propanon (dimetil keton): 2-bütanon (etil metil keton) gibi.
- -one.
- Deca-.
- In progress; proceeding; as, a game is on.
- In operation or operational; 'left the oven on'; 'the switch is in the on position' planned or scheduled; 'the picnic is on, rain or shine'; 'we have nothing on for Friday night' indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?' in a state required for something to function or be effective; 'turn the lights on'; 'get a load on'.
- With a forward motion; 'we drove along admiring the view'; 'the horse trotted along at a steady pace'; 'the circus traveled on to the next city'; 'move along'; 'march on'.
- Indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?'.
long
- Çok, uzun zaman
- Istemek, can atmak
- Uzun
- Uzun süren, yorucu
- Arzu etmek, özlemini çekmek, gözlemek, hasret kalmak
- Çok istemek, arzulamak, hasretini çekmek, özlemek
- Müddetince, müddetine kadar, çok vakit, çoktan.
- Mesafece uzun
- Çok, pek: geç
- Alışılmıştan uzun
Türetilmiş Kelimeler (bis)
flipflip a coinflip and rotateflip flapflip flopflip flop bufferingflip horizontalflip imageflip mediaflip objectflibbertigibbetflicflickflick dağlayıcısıflick throughonon a charge of murderon a daily basison a full stomachon a givenon a given dayon a knife edgeon a large scaleon a lineon a major scaleoo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak