eleme kalıntıları ne demek?
- Hububat tanelerinin temizlenmelerinden elde edilen hafif ve kırık hububat tanelerini ve diğer zirai tohumlarını, yabani ot tohumlarını, kabukları, kavuzları, boğumları, saman elevator veya değirmen tozu, kum ve toprak içerebilen kalıntılar.
- Sieving wastes.
eleme
- Elenmiş, seçilmiş olan.
- Çeyrek sona katılacak sporcu ve takımları ayırmak için düzenlenen seçme yarışı.
- Elemek işi.
- Birkaç eşitliği birlikte kullanarak bir değişkeni aradan yok etme.
- Belli gözenekteki (mesh) elekler kullanılarak istenilen çok küçük boyuttaki maddenin elde edilmesi için yapılan işlem.
- Daha büyük parçacık veya maddelerin esas maddeden eleme suretiyle ayrılması işlemi.
- Elimination.
- Kind of figs of superior quality.
- Sifting.
- Screening.
eleme denetimi
- (Nitelik denetimi) Bir üretim birimleri öbeğindeki özürlü tüm parçaların ya da bir kesiminin çıkarılması. anlamdaş toplam denetim, yüzde yüz denetim.
kalıntı
- Artıp kalan şey, bakiye.
- Bir kentten veya mimarlık eserinden artakalan bölüm, yıkıntı, harabe, enkaz
- İz, işaret.
- Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey
- Daha önce faal olan fakat evrim sırasında fonksiyonunu kaybeden herhangi bir organ ya da yapı.
- Bir maddenin orijinal bileşenlerinden bir kısmının alınmasından sonra geriye kalan kısmı.
- Relict.
- Residue, remainder.
- Remainder.
- Rest.