kalıntı ne demek?
- Artıp kalan şey, bakiye.
- Bir kentten veya mimarlık eserinden artakalan bölüm, yıkıntı, harabe, enkaz
Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne.
N. Cumalı - İz, işaret.
- Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey
- Daha önce faal olan fakat evrim sırasında fonksiyonunu kaybeden herhangi bir organ ya da yapı.
- Bir maddenin orijinal bileşenlerinden bir kısmının alınmasından sonra geriye kalan kısmı.
Relict.
Residue, remainder.
Remainder.
Rest.
Residue.
Ruins.
Carcase.
Carcass.
Hangover.
Relic.
Remnant.
Residual.
Rump.
Waif.
Spoils.
Balance.
Oddment.
Remains.
Ruin.
Trace.
Wreckage.
Leftovers.
Relique
kalıntı bitki
- Geçmiş dönemlerde dünya florasında yaygın hâlde bulunurken, günümüzde bu özelliklerini kaybetmiş, yer yer bulunan bitkiler. Relikt bitki.
Relict plant.
Plante rélique
kalıntı değer
Residual value