dikme ne demek?
- Dikmek işi.
- Ahşap yapılarda pencere ve kapı yanlarına dikilen direklerden her biri.
- Bir evde aileyi sürdürecek olan tek çocuk
Bir ocakta bir dikme.
Atasözü - Ağaç, direk.
- Fidan, yeni dikilmiş fidan.
- Yük kaldırmakta kullanılan bir direkli maçuna.
- Dikey olan doğru veya düzlem, amut.
- Bir noktadan bir çizgiye ya da bir yüzeye dik açı altında inen doğru.
- Bir noktadan bir çizgiye ya da bir yüzeye dik açı altında inen doğru.
- Yüksek atlamalarda, aşılması gereken çıtayı taşıyan ayakların konduğu direklerden her biri.
- Bk. dikme
- Mobilyanın düşey yöndeki çatkı parçalarına verilen ad.
Bay.
Planting.
Plant.
Sewing.
Erection.
Erecting.
Fixing.
Pillar.
Perpendicular.
Strut.
Pale.
Post.
Prop.
Upright.
Poppet.
Stilt.
Mollion.
Vertical member.
Corner post.
Normal.
Jamp.
Mounting.
Stud.
Tree.
Mast.
Derrick.
Pitching.
Stave.
Tailoring.
Stitching.
Seaming.
Senkrecht
Sprungständer
Lisene
Montant
Perpendiculaire
dikmek
- Bir cismi dik olarak durdurmak.
- Yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmek
- Bardak, kadeh, testi vb. kapların içindekini bir çırpıda, bir solukta içmek
- Beklemek için birini bir şeyin başına getirmek.
- Top, taş vb.ni dikine havaya atmak.
- Yapı kurmak, inşa etmek.
- Top vb.ni oyun alanında belirli bir yere koymak.
- Biçilmiş veya yırtılmış kumaş, deri, yara vb.ni iğneye geçirilmiş iplikle tutturmak.
Rest.
Plant, lay down, prick, bed, bed out.
dikme
- Dikmek işi.
- Ahşap yapılarda pencere ve kapı yanlarına dikilen direklerden her biri.
- Bir evde aileyi sürdürecek olan tek çocuk
- Ağaç, direk.
- Fidan, yeni dikilmiş fidan.
- Yük kaldırmakta kullanılan bir direkli maçuna.
- Dikey olan doğru veya düzlem, amut.
- Bir noktadan bir çizgiye ya da bir yüzeye dik açı altında inen doğru.
- Bir noktadan bir çizgiye ya da bir yüzeye dik açı altında inen doğru.
- Yüksek atlamalarda, aşılması gereken çıtayı taşıyan ayakların konduğu direklerden her biri.
dikme boru
Standpipe
dikme ile yük yerleştirmek
Steeve.