dikmek ne demek?
- Bir cismi dik olarak durdurmak.
- Yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmek
Boş toprağa bir koru dikseniz otuz yılda gölge verir.
F. R. Atay - Bardak, kadeh, testi vb. kapların içindekini bir çırpıda, bir solukta içmek
Doldurmasıyla kadehini dikmesi, gözünü kırpmadan tek yudumda devirmesi bir oluyor.
A. İlhan - Beklemek için birini bir şeyin başına getirmek.
- Top, taş vb.ni dikine havaya atmak.
- Yapı kurmak, inşa etmek.
- Top vb.ni oyun alanında belirli bir yere koymak.
- Biçilmiş veya yırtılmış kumaş, deri, yara vb.ni iğneye geçirilmiş iplikle tutturmak.
- Rest.
- Plant, lay down, prick, bed, bed out.
- Rivet, rest on, fix.
- Post.
- Suture.
- Sew up.
- Stitch up.
- Needle.
- Tailor.
- Seam.
- Plant.
- Erect.
- Cock.
- Construct.
- Crop.
- Engraft.
- Ingraft.
- Perk.
- Perk up.
- Prick up.
- Raise.
- Rear.
- Seam together.
- Seam up.
- Set out.
- Set up.
- Put stitches in.
- Upend.
- Station.
- Stitch.
- To sew.
- To stitch.
- To plant.
- To set up.
- To erect.
- To raise.
- To stare.
- To prick up.
- To cock.
- To drink off.
- To drain.
- To down.
- To drink in one swing.
- To station.
- To build.
- To put up.
- To set down for play.
- To tailor.
- To seam.
- To quilt.
- To upend.
- To construct.
- To fix.
- To mount.
- To root.
- To set.
- To step.
- To pin.
dikme
- Dikmek işi.
- Ahşap yapılarda pencere ve kapı yanlarına dikilen direklerden her biri.
- Bir evde aileyi sürdürecek olan tek çocuk
- Ağaç, direk.
- Fidan, yeni dikilmiş fidan.
- Yük kaldırmakta kullanılan bir direkli maçuna.
- Dikey olan doğru veya düzlem, amut.
- Bir noktadan bir çizgiye ya da bir yüzeye dik açı altında inen doğru.
- Bir noktadan bir çizgiye ya da bir yüzeye dik açı altında inen doğru.
- Yüksek atlamalarda, aşılması gereken çıtayı taşıyan ayakların konduğu direklerden her biri.
dikme boru
- Standpipe