daralmak ne demek?
- Dar duruma gelmek, küçülmek.
- Azalmak
Yıllar geçer, bir gün bakarsınız vakitler daralmış.
R. N. Güntekin - Zayıflamak
Hafızası o kadar daralmış, bir sene evvelini hatırlamıyor gibi.
S. F. Abasıyanık - Güçleşmek, zorlaşmak.
- Sıkışmak, başı dara gelmek, bunalmak
Daralan soluğu ile çıkamayacağı merdivenleri oğlunun da çıkmasını yasaklıyordu.
N. Cumalı - To be upset.
- To be distressed.
- To straiten.
- Run up.
- Become narrow.
- Narrow.
- Shrink.
- Contract.
- Get bored.
- Tighten.
- To narrow.
- To become narrow.
- To shrink.
- To contract.
- To become tight.
- To become scanty.
- To become difficult.
- To get narrow.
- To get tight.
- To decrease.
- To get hard.
daralma
- Daralmak işi
- Geniş ünlülerin, yanlarındaki bazı ünsüzlerin etkisiyle darlaşması: geymek > giymek, yene > yine gibi.
- (Derleme., darlaşma, kırılma) Geniş ünlülerin yanlarındaki bazı ünsüzlerin etkisiyle darlaşması: Eğmek> (iymek) , (geymek) > giymek, (geymeyen) > (giymiyen) , (ye-ne) > yine vb.
- Bir iktisadi dalgalanma evresinde reel gayrisafi yurtiçi hasılanın zirveden dibe kadar geçirdiği azalma süreci. krş. genişleme
- Bkz. stenoz
- Breaking, fracture.
- Narrowing.
- Shrinkage.
- Contraction.
- Stricture.
daralma sesleri
- Özellikle üst solunum yollarının daralmasından dolayı nefes alış ve verişin sesli olması, stenoz sesleri.
- Stridors.