daraa ne demek?
- Tevazu etmek, alçak gönüllü olmak.
dara
- Kabıyla birlikte tartılan bir nesnenin kabının ağırlığı.
- Bu kabın ağırlığına karşılık olarak terazinin öbür kefesine konulan ağırlık, abra.
- İçinde yük taşınan aracın boş durumdaki ağırlığı.
- Bir malın net ve brüt ağırlıkları arasındaki fark.
- Bk. boş ağırlık
- Malzemenin net kütlesini tayin etmek amacıyla tartımı alınan paket veya kabın kütlesi.
- Kabın kütlesini yok saymak için analitik kimyada kullanılan kütle.
- eski fars hükümdarlarından dokuzuncusu keykubat'ın bir ismi.
- Hükümdar.
- Tanrı adlarından.
dara dar
- Güçlükle, ancak, uç uca, son dakikada