damgasını vurmak ne demek?
- Damgalamak.
Nüfus müdürü masasındaki bütün belgeleri damgaladı.
- İz bırakmak.
damgasız
- Damgalanmamış, damgası olmayan.
- Unstamped.
- Unmarked.
- Not stamped.
- Uncancelled.
damga
- Bir şeyin üzerine bir nişan, bir işaret basmaya yarayan araç.
- Bu araçla basılan nişan, işaret.
- Bir kimsenin adını kötüye çıkaran, yüz kızartıcı durum
- Bir şeyin kime, hangi çağa ait olduğunu gösteren belirgin iz, işaret, nitelik.
- Bir şeyin üzerine işaret veya alamet koymak.
- Character.
- Cancellation.
- Stamp.
- Brand.
- Cachet.
vurmak
- Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak.
- Ses çıkarmak için, bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak
- Etkisi bir yere kadar uzanmak, sokulmak, girmek, duyulmak, yansımak, aksetmek
- Hızla değmek, çarpmak.
- Sürmek.
- Takmak, koymak
- Bağlama, ilişkilendirmek
- Olduğundan başka biçimde görünmek.
- Bang.
- Beat.