dalgalanmaya bırakmak ne demek?
- Paranın gerçek değerini bulması için girişimde bulunmadan beklemek.
dalgalanma
- Dalgalanmak işi.
- Mal fiyatlarının türlü sebeplerle inişi veya çıkışı.
- Bir toplumda uyumsuzluktan doğan karışıklık.
- Koşu duruşunda, dizlerin hafif bükülmesinden ve kolların gevşek olarak öne yukarı doğru kaldırılmasından sonra, dizlerin gerilerek gövdenin doğrulmasıyla vücudun diz, kalça, bel, sırt, baş ve kollarda geliştirdiği bir dalga hareketi.
- Koşu duruşunda, dizlerin hafif bükülmesinden ve kolların aşağıda tutuştan gevşek - öne - yukarı savrulmasından sonra, dizlerin gerilmesi, kalçanın öne itilmesi, gövdenin doğrulmasıyla vücudun diz, kalça, bel, sırt, baş ve kollarda geliştirdiği bir dalga devinimi.
- Dalga etkisi sonucunda, görünçlükte ortaya çıkandalgalanma görüntüsü.
- Kapalı bir boşlukta bulunan sıvının parmakla üzerine basıldığında verdiği dalgalanma duygusu, fluktuasyon.
- Farklı düzeyler gösteren, zaman zaman değişen.
- Undulation.
- Fluctuation.
dalgalanmak
- Tutarlı olamamak, tutarlı davranışlarda bulunamamak.
- Üzerinde dalga oluşmak
- Renk, ton değiştirmek.
- Hareketli olmak, kıpırdamak
- Billow.
- Surge.
- To wave.
- To undulate.
- To billow.
- To become rough.
bırakmak
- Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak.
- Koymak
- Bir işi başka bir zamana ertelemek.
- Unutmak.
- Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek.
- Saklamak, artırmak.
- Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek
- Engel olmamak
- Break oneself of a habit.
- Leave.