düğümünü çözmek ne demek?
- Anlaşılmaz bir şeyi anlaşılır duruma getirmek.
- To solve the mystery of.
düğüm
- Kendine özgü bir işlevi olan, hücreler kümesinden oluşan anatomik yapı
- İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum.
- Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum
- Edebî eserlerde çapraşık olguların çözümlenmeden önce toplandığı en büyük merak unsuru.
- Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan kararlı dalgalarda titreşim genliğinin sıfır olduğu noktalardan her biri.
- Bir dramatik yapıtta, serimden sonra, olguların birbiriyle çatıştığı, çatallaştığı, içinden çıkılmaz gibi görünen tıkanıklıklar yarattığı, gerilimli noktalar.
- Orbital içinde bulunan elektronun ulaşamayacağı, içinde bulunamayacağı nokta veya düzlem.
- Nodal.
- Knot.
- Tangle.
düğüm atma
- Büyücülükte kişiyi eyleminden alıkoymak, bağlamak amacıyla üzerine dualar ve büyüsel sözler okunan ip, sicim, urgan, saç gibi nesneleri düğümleme.
- Knotting.
- Nouer
çözmek
- Düğümlü, bağlı veya sarılı bir şeyi açmak.
- Düğmeyi iliğinden açmak
- Saçı açmak.
- Bulmaca, sorun vb.nin bilinmeyen, gizli noktasını bulup açıklamak, sonuca bağlamak
- Bir maddeyi çözücüyle çözündürmek, onun çözeltisini yapmak.
- Bir problemde aranan sonucu, belli ögeler yardımıyla ortaya çıkarmak, halletmek.
- Çözgü ipini tezgâha yerleştirmek.
- Çözlgenle karıştırarak, bir özdeği çözeltiye sokmak.
- Untie.
- Detach.