düğüm ne demek?
- İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum.
- Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum
İçi ne kadar karışık olursa olsun, bu samimiyet her düğümü çözer.
P. Safa - Edebî eserlerde çapraşık olguların çözümlenmeden önce toplandığı en büyük merak unsuru.
- Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan kararlı dalgalarda titreşim genliğinin sıfır olduğu noktalardan her biri.
- Bir dramatik yapıtta, serimden sonra, olguların birbiriyle çatıştığı, çatallaştığı, içinden çıkılmaz gibi görünen tıkanıklıklar yarattığı, gerilimli noktalar.
- Orbital içinde bulunan elektronun ulaşamayacağı, içinde bulunamayacağı nokta veya düzlem.
- Kendine özgü bir işlevi olan, hücreler kümesinden oluşan anatomik yapı
- Nodal.
- Knot.
- Tangle.
- Nodule.
- Gradient.
- Loop.
- Node.
- Nodosity.
- Twist.
- Difficult problem.
- Simple knot.
- Thumb knot.
- Kink.
- Joint.
- Knurl.
- Slub.
- Nodus.
- Climax.
- Höhepunkt
düğüm atma
- Büyücülükte kişiyi eyleminden alıkoymak, bağlamak amacıyla üzerine dualar ve büyüsel sözler okunan ip, sicim, urgan, saç gibi nesneleri düğümleme.
- Knotting.
- Nouer
düğüm atmak
- Düğümlemek.
- Düğümlemek: Bir ağıtla mendillerinin, yazmalarının ucuna düğüm attılar. -L. Tekin.
- To tie a knot.