cüret ne demek?
- Yüreklilik, ataklık, cesaret
Geceleri evinin bahçesinde buluşacak kadar cüreti arttırmışlar.
R. N. Güntekin - Düşüncesizce, saygıyı aşan davranış, cesaret.
- Yiğitlik, cesaret. Korkmayarak ileri atılmak. (Osmanlıca'da yazılışı: cür'et)
Front.
Boldness.
Daring.
Nerve.
Audacity.
Brass.
Chutzpa.
Chutzpah.
Derring-do.
Forwardness.
Hardihood.
Hardiness.
Presumption.
Temerity.
Venture.
Courage.
Insolence.
Imprudence.
Cheek.
Face.
Liberty.
- Küret, vücut boşluklarından doku çıkarmak için kullanılan bir taradı kaşık şeklinde olan cerrahi alet curette)
cüret edeyim deme
Don't you dare to.
cüret etmek
- Ataklık etmek, yüreklilikle davranmak.
- Saygı sınırlarını aşarak davranmak.
To dare.
To venere.
To act insolently.
To have the face.
Venture.