burun buruna gelmek ne demek?
- Aniden karşı karşıya, yüz yüze gelmek; beklenmedik bir anda karşılaşmak
Arkamdan birinin koşarcasına gelmekte olduğunu sezinledim. Dönerken burun buruna geldik.
A. Rasim - Walk into.
burun buruna
- Birbirine çok yakın ve yüz yüze bir biçimde
burun
- Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı.
- Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü.
- Kibir, büyüklenme.
- Karanın, özellikle yüksek ve dağlık kıyılarda, türlü biçimlerde denize uzanmış bölümü
- Omurgalı hayvanlarda kısmen koklama sinirlerini taşıyan mukoza zarı ile örtülü bir çiftburun boşluğunu içine alan koku alma organı.
- Koku almaya yarayan, kıkırdak ve kemikten yapılmış organ, nazus.
- Nasal.
- Rhinal.
- Nose.
- Smeller.
gelmek
- Getirmek
- Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak
- Geriye dönmek
- Oturmaya, ziyarete gitmek.
- İsabet etmek.
- Varmak, ulaşmak.
- Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek.
- Ortaya çıkmak, doğmak.
- Belli bir süre dolmak
- Put in.