bulaşıklık ne demek?

1. Bulaşık olma durumu

   Kalbi güp güp vuruyordu. Ellerinde kan bulaşıklığı hissi. Bir yıkasa mı?

   A. İlhan

2. Dish rack, drainer, draining board.

bulaşık

1. Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
2. İz, etki, kalıntı
3. Bulaşmış olan.
4. Düzensiz, karışık
5. Yapışkan, sulu.
6. Yabancı ve istenmiyen özdekleri, içinde ya da yüzeyinde bulunduran.
7. Contaminated.
8. Dishes.
9. Dirty dishes.
10. Contaminé

bulaşıklar

1. The dishes

bulaşıkları yıkamak

1. Do the dishes, wash the dishes, wash up the dishes.

Türetilmiş Kelimeler (bis)