buhran ne demek?
- Bunalım, bunluk, kriz
Üç gecedir gelmiyor, o kadar buhran içindeyim ki.
P. Safa - Bk. bunalım
- Sıkıntı. Darlık. Nöbet. Kriz. Hastalığın ağır zamanı.
- Crisis.
- Depression.
- Emergency.
bunalım
- Doğal bir süreçte birdenbire oluşan aykırılık, bunluk, buhran, kriz.
- Tehlikeli sonuç doğurabilecek gerginlik, buhran, kriz
- Ruhsal yönden sonucu tehlikeli olabilecek durum
- Bir hastalıkta iyileşme veya ölümle sonuçlanan, birdenbire olan fizyolojik değişiklik, kriz.
- Çoğunluğa ilişkin satın alma gücünün durması, satış değerlerinin düşmesi, çalışma gücünün azalması vb. sebeplerle ortaya çıkan ekonomik durum, kriz.
- Sermaye ve gelir kayıplarına yol açan ve iktisadi bütünlüğün her düzeyinde etkisi olan politik, ideolojik ve iktisadi tüm değerleri bozan bir rahatsızlık.
- İktisadi konjonktürdeki genişleme ve sürekli bir ilerleme döneminden sonra uzun ya da kısa daralma evresine geçerek yön değiştirme.
- Depression.
- Blues.
- The megrims.
buhran geçirmek
- Bunalım geçirmek.
- Tengezarî derbaz kirin, tengezar bûn.
buhranlı
- Bunalımlı
- Critical.