budak özü ne demek?
- Taze sürgün.
taze
- Bozulmamış, bayatlamamış olan
- Dinç, yıpranmamış, yorulmamış
- Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı
- Yeni, zamanı geçmemiş
- Genç kadın
- körpe, genç
- Yeni, körpe, genç.
- Yeni kesilmiş, bayatlamamış, taravetli, buruşmamış.
- Fresh.
- Green.
budak çürüğü
- Kırılan dalların budak yerlerinin temizlenip düzeltilmemesi halinde mantar ye nemin gövdede ilerleyip oluşturduğu çürüklük.
- Bk. budak çürüğü
- Astfäule
budak delgisi
- Büyük delik delmek ve genellikle budakları yamamak için kullanılan, merkezleme uçlu ve çevre kesicili ağaç delgisi.
- Astlochbohrer
öz
- Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı
- "Kendine, kendi kendini" anlamlarında birleşik kelimeler türeten bir söz.
- Bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü, hülasa, zübde.
- Çıbanların içinde ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça.
- Kendi, zat
- Bir şeyin temel ögesi, künh, zübde
- Bitkilerin kök, gövde ve dallarının boydan boya ortasında bulunan, hafif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm.
- Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan
- İçine, arılığını, saflığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan, saf, arı.
- Dere, çay.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
budak çürüğübudak delgisibudak deliğibudak gözübudak kümesibudakbudak makinesibudak matkabıbudak yeribudaklanmabudabuda dinibudacıkbudbud ı kutubbud ı zaviyevıbud stickbud u nebudözü alınmış taneözü olmaközü sözü birözüaközüdoğruözülgeözümözümlemeözümleme dokusuözümleme olayları bütünüözöz açıklamalıöz açınıköz ad bilgisiöz alt uzay