belief fabulate ne demek?
- Inanç öyküncesi
inanç
- Bütün yapıp etmelerimizin temelinde bulunan yaşamadan gelen zorunlulukla dış dünyanın (nesnelerin, başka benlerin, Tanrı'nın) var olduğunu kabul etme; bilimsel, ahlaksal, estetik ve fizikötesi açıklamalarda, önermelerin doğruluğunu onaylama.
- Yeterince gerekçesi bulunmayan, kesin olmayan bir şeyi doğru sayma; us yoluyla genel geçer bir doğrulama yapmadan, başkasının tanıklığı üzerine kurulmuş kanıtları, hiç bir kuşku duymaksızın onaylama.
- Öznel olarak yeterli olan, ama nesnel olarak yeterli olmayan gerekçelerden ötürü bir şeyi doğru sayma.
- Bir şeyi güvenle doğru sayma tutumu.
- Kesin kabulle bağlanılan şey.
- Doğru, emin.
- İnanılır şey.
- İman.
- Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma.
- Birine duyulan güven, inanma duygusu.
belief
- İnanç
- Düşünce, kanı, fikir
- Kanaat, akide, doktrin.
- Güven
- İtikat, iman
- İnanış, itimat, inanma
beliefs
- Inançlar
fabulate
- Fabllar uydurma işi ile uğraşmak
- Uydurma ve hayali hikayeler anlatmak