basita ne demek?
- Uzak yer.
- Güneş saati.
- Yatay güneş saati, yükseklik tahtası.
Sundial.
uzak
- Uzak yer.
- Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı
- Arada çok zaman bulunan.
- Eli, gücü veya hükmü yetişmez.
- İhtimali az olan.
- Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayan
- Yer.
Recluse.
Standoffish.
Away.
basit
- Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı
- Kolay
- Süssüz, gösterişsiz
- Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz
- Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan
- Sade, düz, arızasız, engelsiz.
- Neşeli, şen, güler yüzlü.
- Açan, genişleten, kullarının rızkını, neşesinin, hayatını bol olarak veren Cenab-ı Hak demektir (Bâsit).
- Kıymetsiz.
Simple.
basit ad cümlesi
- Bir düşünceyi, bir duyguyu ve bir oluş ve kılışı ad soylu bir kelime veya bir ek-fiil ile tek yargı hâlinde anlatan ve en az bir özne ile bir yüklemden oluşan cümle türü: Bu gün hava oldukça serin. Günler kısa geceler uzun. Gökyayım ne yapsam ziyade değil / Sencileyin hasmı rüyada değil / Topun namlusunda görenlerindir (O. Ş. Gökyay, Bu Vatan Kimin?). Eğerlen kıratı alın getirin / Ağam gelir diye gözü yoldadır (Karacaoğlan) vb. bk. basit cümle.