basit ne demek?
- Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı
Derin hislerden uzak, basit zevklere düşkün, bütün manasıyla alafranga bir adamdı.
Y. K. Karaosmanoğlu - Kolay
En basit şeyi yazamayacak kadar cahildi.
H. Taner - Süssüz, gösterişsiz
Üstünde basit ve kapalı bir çarşaf vardı.
A. Gündüz - Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz
Bu, fikirsiz, basit ve masum bir çocuk hafifliği değildi.
R. N. Güntekin - Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan
Bu basit takılmalar, her seferinde onları güldürdü.
N. Cumalı - Sade, düz, arızasız, engelsiz.
- Neşeli, şen, güler yüzlü.
- Açan, genişleten, kullarının rızkını, neşesinin, hayatını bol olarak veren Cenab-ı Hak demektir (Bâsit).
- Kıymetsiz.
Simple.
Basic.
Easy.
Elementary.
Countrified.
Crude.
Elemental.
Everyday.
Facile.
Foolproof.
Frugal.
Homely.
Humble.
Jejune.
Potty.
Primitive.
Simplex.
Simplificative.
Simplistic.
Small.
Straightforward.
Undemanding.
Vulgar.
Frugally.
Artless.
Bluff.
Chaste.
Cheap.
Commonplace.
Plain.
Quiet.
Rudimentary.
Spartan.
Uncoloured.
Unpretentious.
Unsophisticated.
Easy kolay.
Plain sade.
Ordinary.
Unimportant.
Small-time.
Not difficult.
Easy to do or understand.
Unadorned.
Ill-bred.
Who's never been taught any manners.
Run-of-the-mill.
Average.
Common.
Manifest.
Natural.
Incomplex.
Unaffected.
Bare.
Fiddling.
Jammy.
Rustic.
Simple bonus.
Simple person.
Single.
Straight up and down.
Uncolored.
basit ad cümlesi
- Bir düşünceyi, bir duyguyu ve bir oluş ve kılışı ad soylu bir kelime veya bir ek-fiil ile tek yargı hâlinde anlatan ve en az bir özne ile bir yüklemden oluşan cümle türü: Bu gün hava oldukça serin. Günler kısa geceler uzun. Gökyayım ne yapsam ziyade değil / Sencileyin hasmı rüyada değil / Topun namlusunda görenlerindir (O. Ş. Gökyay, Bu Vatan Kimin?). Eğerlen kıratı alın getirin / Ağam gelir diye gözü yoldadır (Karacaoğlan) vb. bk. basit cümle.
basit akreditif
- Bk. yalın sayca