uzak ne demek?
- Uzak yer.
- Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı
Mualla, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu.
P. Safa - Arada çok zaman bulunan.
- Eli, gücü veya hükmü yetişmez.
- İhtimali az olan.
- Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayan
Ne iyi! Sizinle birlikte uzak şeylerden bahsedebileceğiz.
P. Safa - Yer.
Recluse.
Standoffish.
Away.
Far away.
Afar.
Aloof.
Far off.
Insofar.
Long way off.
Cool.
Farther.
Off the beaten track.
Improbable.
Unlikely.
Outside.
Distance place.
Distant place.
The distance.
Out- of-reach.
Wide.
Distant.
Remote.
Out-of-the-way.
Faraway.
Back.
Far-off.
Outlandish.
Outlying.
uzak
- Uzak yer.
- Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı
- Arada çok zaman bulunan.
- Eli, gücü veya hükmü yetişmez.
- İhtimali az olan.
- Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayan
- Yer.
Recluse.
Standoffish.
Away.
uzak açıklama
- Ayrı kara parçaları arasında saptanan benzer halkbilim ürün ve olaylarının aynı kaynaktan geldiğini savunan görüş. bk. yayılım, değişi.
Distant interpretation.
Interprétation distance
uzak akraba
- Yakınlığı, ilgi derecesi az olan akraba
Distant relative.
Distant relation / relative.
Distant relation.
Remote kinsman.