basiret ne demek?
Kökeni: Arapça
- Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, doğru görüş, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, dikkat, sağgörü, vizyon.
Kanal'ı müdafaa edenler, yüz millik cephe üzerinde çok basiretle vazife görmeye mecbur idiler.
F. R. Atay - Uzağı görme, seziş, sezgi, uyanıklık; anlayış, kavrayış.
- Göz açıklığı, inceden inceye etraflı derin görüş.
- Hakikatı kalbiyle hissedip anlama.
- Dikkat, tedbir, ihtiyatlı hareket.
- Bk. seçerlik
- Siper, kalkan.
- Perception.
- Foresight.
- Clairvoyance.
- Discreetness.
- Forethought.
- Insight.
- Discernment.
- Prudence.
- Understanding.
- Precaution.
- Prevision.
- Providence.
- Sagacity.
seçerlik
- Nesneleri, özellikleri birbirinden ayırabilme ya da aralarında ayrım gözetebilme yeteneği.
- Discernment.
basireti bağlanmak
- İyi düşünemez, gerçeği göremez bir duruma düşmek.
- Doğru yolu görememek. Yapması gereken doğru şeyi yapamamak.
basireti kalb
- Gönül uyanıklığı. Kalb basireti. (Osmanlıca'da yazılışı: basiret-i kalb)