balance brought forward ne demek?
- Nakli yekun
nakli
- Taşıma ile ilgili olan.
- Nakle dayanan, anlatılan, söylenen (gerçek).
- Transport, move, transfer, conveyance, devolution, removal, transference, transfusion.
balance
- Balans
- Dengede tutmak
- Dengelemek
- Bakiye
- Denge
- İcra veya kayıt sırasında çalgıların ses şiddetlerinin birinin diğerine baskın gelmeyecek biçimde yakın olması.
- Steryo bir müzik sistemindeki her bir hoparlörden çıkan ses şiddetinin aynı değerde olması.
- Bir sesin tüm frekans aralıklarının, birisinin diğerine baskın gelmemesi için yakın değerlerlerde tutulması.
- Tartmak, muvazene sağlamak
- Eşit olmak, dengeli olmak
balance a tire
- Lastiğin balans ayarını yapmak.
brought
- Bring.
- Getirmek; vermek (ceza), kazandırmak, neden olmak; razı etmek, ikna etmek
forward
- İlerlemesine yardımcı olmak
- İlerletmek, çabuk yetiştirmek
- Göndermek, yeni adrese göndermek
- İleride olan, öndeki, ön
- İleri, ilerlemiş, ileriye doğru
- Küstah, cüretkar, şımarık
- (futbol) ön sırada yer alan oyuncu, forvet
- Aşırı, müfrit
- Yeni adrese yollamak, ilerletmek
- Sevk etmek, yollamak
Türetilmiş Kelimeler (bis)
balancebalance a tirebalance an accountbalance armbalance at the bankbalance beambalance bookbalance chimique alm. waagebalance coilbalance confirmationbalanbalabalaambalabanbalaban kuşubalabankuşubroughtbrought aboutbrought backbrought close togetherbrought disorderbrought downbrought forthbrought forwardbrought honor tobrought in linebroughbroughambro7nchopneumoniabroachbroach filebroacherbroaching