balance ne demek?
- Balans
- Dengede tutmak
- Dengelemek
- Bakiye
- Denge
- Tartmak, muvazene sağlamak
- Eşit olmak, dengeli olmak
- Tereddüt etmek, dansta aksi istikametlerde hareket etmek.
- Karşılaştırmak, denk olmak
- Bir sesin tüm frekans aralıklarının, birisinin diğerine baskın gelmemesi için yakın değerlerlerde tutulması.
- İcra veya kayıt sırasında çalgıların ses şiddetlerinin birinin diğerine baskın gelmeyecek biçimde yakın olması.
- Steryo bir müzik sistemindeki her bir hoparlörden çıkan ses şiddetinin aynı değerde olması.
- Balance of trade ticaret dengesi, ithalât ve ihracat arasındaki para kıymeti farkı balance sheet bilanço balance wheel nâzım çark credit balance alacak bakiyesi, matlup bakiyesi debit balance zimmet bakiyesi, borç bakiyesi hang in the balance muallâkta olmak, nazik bir vaziyette olmak strike a balance uzlaşmak trial balance muvakkat mizan, küçük mizan
balans
- Denge
- Bankacılık işlemlerinde günlük aktif ve pasif hesapları dengesi.
- Bk. aktif para kasası
- Denge
- Bk. denge
- Balance.
balance a tire
- Lastiğin balans ayarını yapmak.
balance an account
- Hesabı kapatmak