alabildiğine koşmak ne demek?
- Tüm gücüyle koşmak.
- Go flat out.
tüm
- Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi.
- Yarım olmayan, bütün, eksiksiz.
- Tümsek.
- Bk. tam
- Whole.
- Entire.
- Total.
- Clear.
- Undivided.
- Utter.
alabildiğine açılmış
- Widespread.
alabildiğine açmak
- Spread
koşmak
- Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek
- Bir yere ivedilikle gitmek
- Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak
- Koşuya çıkmak.
- Kovalamak, üstüne düşmek, izlemek.
- Birlikte iş görmesi için bir şeyi başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek.
- Hayvanı çekeceği arabaya, sabana vb.ne bağlamak.
- Şart ileri sürmek
- Birini, bir işte görevlendirmek.
- Team.