akıbet ne demek?
- Bir iş veya durumun sonu, sonuç
Sen akıbetini pek hak etmemişe benziyorsun.
R. N. GüntekinDiğerlerinin akıbetlerini bilmiyorum.
İ. O. Anar - Sonunda, önünde sonunda.
Kurdun oğlu akıbet kurt olur, demiş ve bu söz beş muallimin meslek ve ilim haysiyetine dokunmuştur.
R. N. Güntekin - Neticede
- Gelecek, istikbal, son, nihayet
Çocuklarının akıbetini hiç düşünmüyorsun.
Hak girmeyen sarayın âkıbeti: Kül duman.
M. E. Yurdakul - Bir kimsenin başına gelebilecek hal, karşılaşılabilecek durum
Eğer böyle bir âkıbete uğrarsan…
R. N. Güntekin - Bitim
- Result.
- Outgrowth.
- Aftermath.
- Curtains.
- Denouement.
- Event.
- Issue.
- Doom.
- Fate.
- Consequence.
- Outcome.
- Attendant.
akıbetine uğramak
- Birinin düştüğü kötü duruma düşmek.
akıben
- Bir işin veya halin sonu.
- Sonunda, netice.