söylemek ne demek?
- Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak
Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim.
R. N. Güntekin - Bir düşünceyi ileri sürmek, ortaya atmak
Hececiler kendilerinden sonra yeni bir edebî neslin yetişmediğini söylüyorlar.
S. F. Abasıyanık - Yapılmasını istemek
Biraz sonra nazırın yine beni istediğini söylediler.
F. R. Atay - Türkü, şarkı vb. okumak
Kanto söyler gibi hareketler ve taklitlerle söylediği şarkılar pek eğlenceli şeylerdi.
R. N. Güntekin - Yazmak, düzmek.
- Haber vermek
Benim burada nasıl yaşadığımı görenler gidip babama da söylerler.
A. Ş. Hisar - Önceden bildirmek, tahmin etmek
Bir değil iki tane olduğunu size söylemiştim.
R. H. Karay - Herhangi bir şeyi bildirmek, anlatmak, demek istemek, hatırlatmak
Ne söyler bu türküler / Ay karanlık gecelerde yüzen gemiler.
N. Cumalı - Bade.
- Tell.
- Speak.
- Utter.
- Give voice to.
- Deliver.
- Sing.
- Affirm.
- Confess.
- Apprise.
- Assert.
- Aver.
- Break.
- Call.
- Couch.
- Drop.
- Enunciate.
- Hazard.
- Impart.
- Name.
- Observe.
- Order.
- Pass.
- Pronounce.
- Remark.
- Report.
- Sound.
- Speak of.
- Spill.
- Spit.
- Betray.
- Disclose.
- Recite.
- Voice.
- To say / to utter sth.
- To say sth to sb.
- To tell sb sth.
- To tell sb to do sth.
- To speak to.
- To direct one's words to.
- To sing.
- Blare.
- Enounce.
- Give forth.
söyleme
- Söylemek işi.
- Mention.
- Saying.
- Singing.
- Disclosure.
- Uttering.
- Breathing.
- Utterance.
söylemeden geçmek
- Leave unsaid.