şikayet ne demek?
- Hoşnutsuzluk belirten söz veya yazı, sızlanma, sızıltı, yakınma.
Vali ne yapsa, hâkim onu imzalar ve hiçbir şikâyet mevzusu duyulmazmış.
A. Ş. Hisar - Yakıntı.
- Yakınma, yakını. ~ etmek: yakınmak.
- Bk. yakınma
- Birine içecek su verme vazifesi.
- Ka'be sakalığı, mekke'de hacılara zemzem dağıtma işi.
- Beef, complaint, grievance, delation, plaint, remonstrance, squawk, information.
- Beef.
- Bellyache.
- Grievance.
- Grouse.
- Grumble.
- Remonstrance.
- Complaint.
yakınma
- Yakınmak işi
- Şikayet, şekva
- Kovuşturulması kişisel yakınmaya bağlı suçlarda, hakkı olan kimsenin Cumhuriyet Savcılığına bir istemde bulunması
- Complaining.
- Beefs.
- Jeremiad.
- Indictment, complaint.
- Plainte
şikayet eden
- Whining.
şikayet emareleri
- Bk. yakınma belirtileri