ülfet etmek ne demek?
- Tanışmak, görüşüp konuşmak, sohbet etmek
Kendilerine bir kimse bulunamıyor ki, ülfet etsinler.
E. E. Talu
ülfet
- Birisiyle münasebette bulunmak.
- Ünsiyet.
- Alışma, kaynaşma.
- Tanışma, görüşme
- Dostluk, ahbaplık
- Huy etme
- Familiarity, acquaintance, experience.
- Dealings, relations, intercourse.
- Friendship. ââ etmek /la/.
- To become familiar with, gain an experience of.
ülfetger
- Ülfet eden. Ülfet edici.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.