ülfet ne demek?
Kökeni: Arapça
- Alışma, kaynaşma.
- Tanışma, görüşme
Temiz ve metin bir insan olduğu ilk ülfetinden anlaşılırdı.
Y. K. Beyatlı - Dostluk, ahbaplık
Ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı / Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı.
Y. K. Beyatlı - Huy etme
- Birisiyle münasebette bulunmak.
- Ünsiyet.
- Familiarity, acquaintance, experience.
- Dealings, relations, intercourse.
- Friendship. ââ etmek /la/.
- To become familiar with, gain an experience of.
- To have dealings with.
- To be friends with.
ülfet etmek
- Tanışmak, görüşüp konuşmak, sohbet etmek
ülfetger
- Ülfet eden. Ülfet edici.