övünme payı ne demek?
- Status
status
- Durum
- Hal, vaziyet
- Medeni hal, toplumsal durum
- Rol
- Övünme payı
- Statü, konum, mevki
övünme
- Övünmek işi, kıvanç, iftihar
- Self-praise.
- Boasting.
- Boast.
- Big talk.
- Vaunt.
- Blow.
- Bounce.
- Brag.
- Bragging.
övünmek
- Bir niteliği sebebiyle kendini yücelmiş sayarak bundan abartmalı bir biçimde söz etmek, iftihar etmek
- Kendi kendisini övmek, tefahür etmek
- Sing one's own praises.
- Brag.
- Praise oneself.
- Boast.
- Be proud.
- Vaunt.
- Pride oneself on.
- Plume oneself upon.
pay
- Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hisse.
- Eşit bölüm.
- Bayağı kesirlerden birinin eşit parçalardan kaç tane alındığını gösteren sayı: paydanın üstüne yazılarak yatık bir çizgi ile ondan ayrılır.
- Ayak
- Apportionment.
- Hence, figuratively: To compensate justly; to requite according to merit; to reward; to punish; to retort or retaliate upon.
- To discharge, as a debt, demand, or obligation, by giving or doing what is due or required; to deliver the amount or value of to the person to whom it is owing; to discharge a debt by delivering.
- To discharge or fulfill, as a duy; to perform or render duty, as that which has been promised.
- To give or offer, without an implied obligation; as, to pay attention; to pay a visit.
- To give a recompense; to make payment, requital, or satisfaction; to discharge a debt.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
övünmeövünmekövünmek gibi olmasınövünmek gibi olmasın amaövünmemekövünövünceövünçövünç çizelgesiövünç duymakövücüövücü olmayanövücülükövülenövülmepayı olmakpayın küçük bölümüpayına düşeni yapmakpayına düşmekpayından fazlasını almakpayını almakpaypay bırakmakpay a bribe topay a complimentpay a premium for