öncülük etmek ne demek?
- Bir işi başlatmak, bir işin başlamasına önayak olmak.
- To pioneer.
- To be initiator of sth.
- Spearhead.
- Pioneer.
öncülük
- Öncü olma durumu.
- Önderlik
- Lead.
- Pioneering.
- Leadership.
- Being an advance courier.
öncül
- Bir çıkarımın öncüller kümesini oluşturan önermelerden herhangi biri, mukaddem.
- Bir tasımda sonucu hazırlayan ilk iki önermeden her biri, mukaddem.
- Bir bilimsel çalışmada işe koyulurken, araştırmaya konu edilmeksizin doğru sayılan önerme.
- Kılavuz, öncü.
- Bir çıkarımınöncüller kümesini oluşturan önermelerden herhangi biri.
- Premiss.
- Antecedent.
- Premiss mukaddem.
- Exante.
- Premise.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.