çekmece ne demek?
- Masa, dolap vb. şeylerin dışarıya çekilen bölümü, göz, çekme
Çekmecesinden utana utana bir şişe gazoz çıkardı.
T. Buğra - İçinde mücevher vb. değerli şeyler saklanan küçük, süslü sandık
Minderin köşesine annemden kalan ceviz boyalı çekmeceyi yerleştirdim.
Y. K. Beyatlı - Gemilerin barınabilecekleri koy.
- Bkz, denizkulağı.
- Bk. çekmece
- Mobilyada bırakılan boşluk içerisinde kendi kenarları ya da çıtalar üzerinde hareket eden, üstü açık kutu.
- Drawer, pigeonhole.
- Coffer.
- Drawer.
- Schublade
- Tiroir
çekmece
- Masa, dolap vb. şeylerin dışarıya çekilen bölümü, göz, çekme
- İçinde mücevher vb. değerli şeyler saklanan küçük, süslü sandık
- Gemilerin barınabilecekleri koy.
- Bkz, denizkulağı.
- Bk. çekmece
- Mobilyada bırakılan boşluk içerisinde kendi kenarları ya da çıtalar üzerinde hareket eden, üstü açık kutu.
- Drawer, pigeonhole.
- Coffer.
- Drawer.
- Schublade
çekmeceli
- Çekmecesi olan.
çekmeceli çalışma masası
- Worktable