çatmak ne demek?

  1. Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak

    Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var.

    F. R. Atay
  2. Kereste vb.ni birbirine tutturmak.
  3. Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek

    Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık.

    M. A. Ersoy
  4. Yükü hayvana iki yanlı yüklemek.
  5. Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak.
  6. Kaşı, yüzü sertlik, öfke bildiren bir duruma sokmak

    Komiser o yana doğru geldiğinden polis kaşlarını çattı.

    H. Taner
  7. Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak

    Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu.

    R. H. Karay
  8. Yazıyla veya sözle sataşmak

    Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur.

    M. Ş. Esendal
  9. Bk. çatmak
  10. Mobilyayı meydana getiren elemanları birleştirme işlemi.
  11. (en)Fall foul of.
  12. (en)Attack.
  13. (en)Jump at.
  14. (en)Jump on.
  15. (en)Run against.
  16. (en)Walk into.
  17. (en)Be up against.
  18. (en)Lash into.
  19. (en)Wrinkle.
  20. (en)Wrinkle up.
  21. (en)Knit.
  22. (en)Slap.
  23. (en)To stack.
  24. (en)To pile.
  25. (en)To baste together.
  26. (en)To tack.
  27. (en)To attack.
  28. (en)To tilt at.
  29. (en)To pick a quarrel with.
  30. (en)To come up.
  31. (en)To wrinkle.
  32. (en)To knit.
  33. (en)To fit together.
  34. (en)To come up against a difficulty.
  35. (en)To scold.
  36. (en)To be cross with.
  37. (en)To erect.
  38. (en)To assemble.
  39. (en)To join.
  40. (en)To construct.
  41. (en)To scarf.
  42. (en)To set.
  43. (en)To fix.
  44. (en)To hit.
  45. (en)To truss.
  46. (en)To set up.
  47. (en)Frame.
  48. (en)Strike.
  49. (en)Stack.

çatmak

  1. Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
  2. Kereste vb.ni birbirine tutturmak.
  3. Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek
  4. Yükü hayvana iki yanlı yüklemek.
  5. Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak.
  6. Kaşı, yüzü sertlik, öfke bildiren bir duruma sokmak
  7. Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak
  8. Yazıyla veya sözle sataşmak
  9. Bk. çatmak
  10. Mobilyayı meydana getiren elemanları birleştirme işlemi.

çatma

  1. Provada geçici olarak bir giysiye iliştirilmiş olan parça.
  2. Duvarları ağaç gövdesinden birbirine takılarak ve çivisiz olarak yapılan yayla evi, yörük çadırı.
  3. Bir çeşit döşemelik kumaş
  4. Ahşap yapılarda ağaç iskeletin temel parçaları.
  5. Semerin ağaç kısmı.
  6. Heykel yapımında çamuru ayakta tutan tel iskelet.
  7. Gemilerin çarpışması.
  8. Çatmak işi.
  9. (Resim, Heykel) 1. Heykel çamurunu ayakta tutacak demir çubuk ve tel iskelet. 2. Kurşun çubuklardan yapılan camresim iskeleti.
  10. Çeşitli kenar biçimi, göze sayısı ve göze büyüklüğündeki ağ parçalarının kenarlarının birbirine birleştirilmesi işlemi.

çatma kaş

  1. Aralarında kılsız yer olmayıp birbirine kavuşmuş olan kaşlar.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

çatmaçatma kaşçatma kolçatmamakçatçat çat edençat diyeçat etmekçat kapıÇAçabaçaba gerektirmeyençaba göstermekçaba harca
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın